Pencereden aşağı baktım, silahlar patlıyordu, çığlıklar duydum nereden geldiğini bilmediğim, telefonlar çalışmıyordu, kardeşime ulaşıp evden çıkma diyemedim...
Sokakta göstericiler, ellerinde renkli bayraklar, "Özgürlük" diye bağrıyordu, 10 en çok 20 kişi kadarlardı, zırhlı araçlar geçti üzerlerinden, asfalt üstünde sağa sola savruldu bedenleri, sesleri artık duyulmuyordu....
açık hava hapishanelerinde duvarlar arkasında yaşayanları gördüm, duvarları tırmanıyordu çocuklar, duvarlar bulutlara kadar yükseliyordu....
denizde martılar siyah yağlı bir balçıkta yüzüyordu, köylü bebekler 5 bacaklı doğuyor, gölllerin üstünde ölü balıklar süzülüyordu, zeytin ağaçları kupkuruydu...
elimde bir çanta...gitmeye hazır...dost bir yüze: gidiyorum ben...durulmaz burlarda diyordum....
ama nerye???? gidecek bir yerimiz yok! gidecek hiçbir yerimiz yok!
öyle bir dünyaya uyandım rüyamdan bu sabah...rüyadan rüyaya...
cehheneme çevirdiğimiz fanusun içinde...kaçacak bir yerimiz yok! kaçacak hiçbir yer....